SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 601 >>

بَاب الْإِمَامِ يُصَلِّي مِنْ قُعُودٍ

68. İmamın Oturarak Namaz Kıldırması

 

حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَكِبَ فَرَسًا فَصُرِعَ عَنْهُ فَجُحِشَ شِقُّهُ الْأَيْمَنُ فَصَلَّى صَلَاةً مِنْ الصَّلَوَاتِ وَهُوَ قَاعِدٌ وَصَلَّيْنَا وَرَاءَهُ قُعُودًا فَلَمَّا انْصَرَفَ قَالَ إِنَّمَا جُعِلَ الْإِمَامُ لِيُؤْتَمَّ بِهِ فَإِذَا صَلَّى قَائِمًا فَصَلُّوا قِيَامًا وَإِذَا رَكَعَ فَارْكَعُوا وَإِذَا رَفَعَ فَارْفَعُوا وَإِذَا قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ فَقُولُوا رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ وَإِذَا صَلَّى جَالِسًا فَصَلُّوا جُلُوسًا أَجْمَعُونَ

 

Enes b. Malik (r.a.) demiştir ki; Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir at'a binmişti. At'tan düştü de sağ tarafı berelendi. Namazlardan birini oturarak kıldı. Biz de arkasında oturarak namazımızı kıldık. Namaz bitince; "İmam ancak kendisine uyulmak içindir. O namazı ayakta kılınca, siz de ayakta kılınız. O ruku'a vardığı zaman siz de ruku'a varınız. O başını kaldırdı mı siz de kaldırınız.  "Semiallahü limen-hamideh" deyince siz de "Rabbena ve leke'l-hamd" deyiniz. Namazı oturarak kıldığı zaman siz de hep beraber oturarak kılınız" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buharî. salat ezan, taksîrü's-salat; sehv; Merza; Müslim, salai; Tirmizî, salat; Nesaî, eimme; iftitah; tatbik; İbn Mace, ikame; Darimî, salat; Muvatta, nida; cemaa; Ahmed b. Hanbel, II, 230, 314, 341, 376, 411, 420, 438, 440,

 

AÇIKLAMA:     İbn Hibban'ın rivayetinden anlaşıldığına göre, hadiste anlatılan olay, hicretin beşinci yılında olmuştur. Çeşitli ri­vayetlerin ifadesinden anlaşıldığına göre ise, Resulullah (s.a.v.) attan düşerek bir hurma kütüğüne çarpmış ve ayağı çıkmıştır. Bunun üzerine ashab-ı ki­ram onu ziyarete koşmuşlar. Namaz vakti gelince Resulullah (s.a.v.) oturdu­ğu yerden imam olarak kendilerine namaz kıldırmış. Ashabın namazı ayakta kıldıklarını görünce oturmalarını işaret buyurmuştur. Onlar da oturarak kıl­mışlardır. Muhtelif rivayetlerin ifadelerindeki farklılıklar, olayların ayrı ay­rı zamanlarda meydana gelmiş olması ihtimalini mümkün kılmaktadır. Oturarak kılınan bu namazın farz veya nafile olduğu hususu da ilim adam­ları arasında ihtilaflıdır Kurtubî sahabe-i kiramın ancak farz namazlar için mescide gittiklerine bakarak bu namazın farz namaz olduğunu söylerken, Kadı îyaz ise, o gün kılınan namazın nafile namaz olduğunu İbn Kasım’dan nakletmiştir.

 

"İmam ancak kendisine uyulmak için imam olmuştur" cümlesinin an­lamı şudur: İmama namazın bütün cüzlerinde uymak lazımdır. O ayakta ise, cemaat da ayakta durur; o oturuyorsa cemaat da oturur, hareketlerinde ne ondan önce davranabilir, ne de onunla beraber hareket edebilir. Sadece onun hareketlerini takibetmekle ve ona uymakla mükelleftir. Bu bakımdan imam ayakta namaz kılıyorsa cemaatin de ayakta kılması, bilakis oturarak kılıyorsa, cemaatin de oturarak kılması gerekir.

 

"İmam "semi'allahü limen hamideh" dediği zaman siz de "Rabbena ve leke'l-hamd" deyiniz" sözlerinden; imam, birinci cümleyi söyleyince ce­maatin sadece aynı cümleyi tekrarlaması gerektiği anlaşılıyor. İmam Ebu Ha-nife (r.a.) işte bu hadisle amel ederek, cemaatin sadece bu cümle ile yetinmesi gerektiğini söylemiştir. Malikîler de bu görüştedirler. Ancak Şafiîlerle Hanbelîlere göre cemaatin her iki cümleyi birleştirerek سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ "Allah kendine hamd edenin hamdini işitir. Yani kabul eder, Ey Rabbimiz (sadece sana itaat eder, ve) sadece sana hamd ederiz" der. Davud-i Zahirî der kî: "Bu hadis’e göre, imam gücü yeterken bile oturarak namaz kıldırıyorsa cemaatin de namazlarını oturarak kılması gerekir" İshak, İbnu'l-Münzir ve Evzaî de bu görüştedirler.

 

îbn Hazm der ki; "Biz bu hadisle amel ederiz. Ancak imamın yanına duran ve halka imamın tekbirini duyurmakla görevli olan kimse bu hükmün dışındadır. Bir kimse, isterse imama uyarak, oturduğu yerden kılar, isterse ayakta kılar. Bu hususta selefin icmaı vardır. Yine İbn Hıbban da aynı gö­rüşe katılarak bu konuda sahabenin icmaı olduğunu söylemiştir.

 

Esasen bi­ze göre makbul olan icma, sadece sahabenin icmaıdir. Yine tabiilerin de bu konuda icmaları vardır. Sahabe-i Kiramdan bu görüşün aksini iddia eden hiç bîr kişi de duyulmamış ve görülmemiştir.

 

Bu ümmet içinde imam otura­rak namaz kılarken, cemaatin ayakta kılabileceği fikrini ilk defaortaya ata­rak bu gerçeğe aykırı hareket eden kimse el-Muğire b. Miksem'dir. Onun bu hatalı fikrini ilk defa kabul eden de Hammad b. Ebu Süleyman olmuş, ondan da bu fikri Ebu Hanife almış; ondan sonra gelenler de bu mevzuda kendisine uymuşlardır."

 

Hanbelîler ayakta namaz kılmaya gücü yeten kimselerin, ayağa kalk­maktan aciz olan kimse arkasında oturarak kılmasının caiz olduğunu kabul ediyorlarsa da bu namazın sahih olabilmesi için imamın görevli mahalle imamı veya devlet reisi olmasını şart koşmuşlar ve bunların dışındaki imamların ar­kasında bu şekilde kılınacak namazın caiz olmadığını söylemişler ve; "Di­ğer imamların arkasında oturarak kılınan namazın sahih olabilmesi için cemaatin de imam gibi ayağa kalkmaktan aciz olması lazımdır" demişlerdir.

 

Şafiîler, Ebu Sevr, es-Sevrî, El-Humeydî ve Hanefilere göre ayağa kalk­mayan kimsenin arkasında namaz kılmak caizdir. Ancak cemaatin namazı ayakta kılması şarttır. Bu konuda Buharı ve Müslim'in Hz. Aişe'den rivayet ettikleri Nebi (s.a.v.)'in son hastalığında namaz kıldırmakta olan Hz. Ebu Bekr'in soluna gelip oturarak, oturduğu yerden namaz kıldırdığına da­ir olan hadis-i şerifi delil getirirler. [Buharî, ezan; taksîrü's-salat; Müslim. salat; Nesai, imame; İbn Mace, ikame; Darimi, salat; Ahmed b. Hanbel,I, 232, 356; II, 52; VI, 21, 224, 251.]

 

Sözü geçen ulemaya göre Hz. Ebu Bekr Cenab-i Nebi (s.a.v.)'in sağında kaldığına göre imam değil artık cemaat olmuşlar ve Hz. Nebi'in arkasında cemaat olarak namazı ayakta kılmıştır. Hz. Ebu Bekr'in eski yerinde durması ise, oturarak namaz kıldı­ran Resul-i Ekrem'in tekbirlerini Cemaate iletmek içindir. Çünkü Hz. Ebu Bekr imamlık görevine devam edecek olsaydı Resulullah (s.a.v.) onun soluna değil, sağ tarafına dururdu. İşte Hz. Aişe hadisi mevzumuzu teşkil eden 601 no'lu hadisi neshetmiştir. Ahmed b. Hanbel ise neshi kabul etmeyerek bu iki hadisin arasını telif cihetine gitmiştir. Malikîlere göre ise, hiç birzaman oturarak namaz kılan kimsenin arkasında namaz kılmak caiz değildir. Bu hususta cemaatin ayakta ve oturmakta olması neticeyi değiştirmez. (601 no'lu) Enes hadisi mensuhtur. Hz. Aişe hadisi de Nebiin şahsına ait özel bir durumdur.